14 Ocak 2014 Salı

iyiye gidiyor muyum?

   gidiyorum. her geçen gün. içinde boğulmak üzere olduğum o büyük denizin suyu azalmaya başladı artık. gün be gün azalıyor ama hala nefes almam için yeterli değil. parmaklarımın ucunda duruyorum, alabildiğim kadar derin nefes alıp dalıyorum bir süre. dünya zamanıyla bir kaç saat, suyun altında 30 saniye bile değil, ama tıpkı rekor denemesi yapacak sporcular gibi her seferinde daha iyisini yapmaya çalışıyorum. onu düşünmeden biraz daha uzun zaman geçirmeye çalışıyorum.

   iyi bir haber: bugün ilk defa odaklanma sorunu yaşamadan bir kitap okuyabildim. üstelik klasik türk müziğiyle ilgili, eski dilde yazılmış bir kitaptı bu. dede efendiyi anlatıyor, daha doğrusu hamamizade ismail efendinin nasıl mevlevi dergahına girdiğini, kendini yetiştirdiğini, çile doldurup 'dede efendi' oluşunu, saraya çağrılışını ve oradan izzet ikram görüşünü. devrinin en büyüğü olmuş, makamlar türetmiş (kar, ferahfeza, sultani-yegah, neveser...), nice eserler, ayinler bestelemiş ve...

 bir gün o da ölmüş tabi. o öldükten sonra arkasında bir sürü şaheser, yetenekli öğrenciler ve bir hayat hikayesi bırakmış. peki ya ben ne bırakacağım bir gün gittiğimde? offf, nereden geldim şimdi buraya? benim anlatmak istediğim başkaydı. ben hala yaşadığımı söylemeye çalışıyordum. öyle görünmese de.

  biliyorum, dışardan görenler pek iyi düşünmüyor. iyi de değildim zaten. her gece uykum eksik, her gece kararlı, sabahına halsiz ve o kararı sürdürmeye çalışmaktan yorgundum. hala öyleyim, sadece deniz çekiliyor.

  biraz daha fazla uyumaya başladım. uyutan ilaçlarla olan iki günlük ilişkimi kestim. ilk gece tamamen saçmalıktı, ikide yatmama rağmen, bir saat boyunca yatağın içinde döndüm durdum. sabahına beş defa yataktan kalkmaya, geri kalan saatleri de ayılmaya harcadım. bir de beden o kadar yorgun oluyor ki, hiçbir şey yapmaya mecali olmuyor insanın. beyin desen beyin.dll bulunamadı vaziyetinde. koyun gibi bakmak neymiş, aynada kendime bakarken anladım.

  ikinci ve son gün, yarım doz. bütün süreci baştan anlatmaya gerek yok. ağrı x2 diyeyim siz anlarsınız. ben de bıraktım. kimseye önermem bunu. dedim ya, deniz çekiliyor. su seviyesi azaldı, ancak hala baş edebileceğim bir seviyede değil. bekliyorum bende. illa ki deniz çekilecek, tabi ki şu anda bir mucize olup, denizin ikiye ayrılması ve öyle kalması çok işime yarardı. ama öyle asalı kahraman nerdeee? kim kaybetmiş ki ben bulayım?

  espri yapabildiğime, dalga geçebildiğime göre ya umursamıyorum, ya da umutsuzluk denizi'nin o kadar derin bir çukurundayım ki artık halime ağlamak yerine, suyun çekileceği zamana kadar eğlenmek daha cazip geliyor. hangisi bilmiyorum, ama bildiğim tek bir şey var, ben iyiye gidiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder