bugün seni bile isteye bırakıyorum. bu zorunluydu artık. ne ben böyle yaşayabilirim daha fazla, ne de sen artık vicdan yapıp benim için üzülmelisin... seninkisi sadece vicdan, sigaranı yakıp da 'vaay be, ne yapmışım ben?' diye düşünmen bundan. 'bu işin içinden nasıl sıyrılırım?' demen de bundan. 'nasıl bu kızı kırmadan dökmeden, daha fazla yaralamadan uzaklaşırım ondan?' bunu düşünüyorsun eminim.
sülük gibiyim/dim. yapışkan, soluk yeşil, ıslak ve iğrenç. kanı emmeye, tutunduğunu tüketmeye çalışan bir canlı. sülükler değişmez dimi? mesela, bi tırtıl olmaz onlardan, olmayan tırtıllarda dönüşemez kelebeğe. değişemez. kelebek olmayınca, bir tanecik bile olmayınca olmaz. 'tek bir kelebekle aşk olmaz.' ben değişemem, ki tırtıl değilim, kelebek hiç değil. benim içimden naif, zarif ve güzel bir şeylerin çıkmasını bekleyemezsin, benim içim dışım zehir anca. irin ve kan.
kendime zararım var, sana olmasın bari. dayanamam.
bazen çok ah ediyorum, diyorum benim çektiklerimi bin beter çeksin, etrafındakiler boğsun onu, nefes alamasın. dünya başına yıkılsın da altından çıkamasın. sürüm sürüm sürünsün, bi damlacık su vereni olmasın. kendi kanının aktığını görsün, öldüğünü hissettsin. benim gibi. sonra düşünüyorum, bunların hepsini ben kendim yaptım. kendi kendime aşık oldum, kendi kendime dertlendim, o ne yaptı? sadece umursamadı. bana yalan söylemedi, beni aldatmadı. sadece umursamadı.
o umursamazlık benim yıkımım oldu zaten. aylardır sadece bir sessem, nefessem, kırık dökük bir heceysem bundan. elim titriyorsa, sana bakarken gözümün bebeği bile titriyorsa bundan. o umursanmama hissi hep benimle, bir bıçak gibi içimde saplı, nereye gitsem benimle. kime baksam kime konuşsam, hep orada sen varsın çünkü.
içimde siyah portakallar büyüyorsa bundan, adını söylemeye korkuyorsam bundan.
kabul et, ben delinin tekiyim. hiç kimse böyle sevmedi seni, sevemeyecek de... 'şahane bir aşk çoğu zaman harcanmış bir hayat demektir...' harcar mıydım hayatımı senin için? dizinin dibinde yanı başında, başka bir şeye gerek olmazdı. eskiden olsa bir saniye düşünmezdim. vereceğim cevabı biliyorsun... ama şimdi cevap değişti, ben de değişmek zorundayım. yaşamam gereken bir hayatım var. hayat. kısa olmasına karşın ne kadar dolu bir kelime.
hayat dediğimde gözünde ne canlanıyor senin? ben puslar içinde bir gökkuşağı görüyorum ve dibinde bir papatya sadece. belki senin 'hayat' yerine duyduğun acı bir iç çekiştir, bilemem. bilmeyi çok isterdim. biliyor musun, sevilmekten ve sevmekten daha önemli olan bir şey daha varsa o da anlaşılmaktır. senin beni sevmenden, bana aşık olmandan çok beni anladığını görmek isterim. insan düşmanının bile kendisini anladığını görmekten mutluluk duyar. hele ki sen beni anlıyorsan, anlamışsan...sen, hayatımı bu kadar çok dolduran sen. aynı anda hem düşmanımsın, hem taptığımsın. 'hayat' dendiğinde gözümün önüne senin yüzün gelecek artık.
gelmeyeceksin hiç. biliyorum bunu. gelmeye niyetin olmasın bile bir gün.
gelmemen, burada olmaman daha iyi hem. öldüğümü göreceksin. ipleri başka bir elde olan bir kukla gibi değiştiğimi göreceksin. daha umursamaz olucam, belki bazen görürsün yüzümün düştüğünü. sana bakarsam kafanı çevir. sevmenin utancını yalnız ben yaşamalıyım. utanç verici biliyor musun? başka birinin elini tutan bir adamın elini tutmayı istemek.
zaman benim iplerimi eline aldı. diyor ki, ben tükeniyorum, sen de tüken. zamanım az, yaşamalıyım. sonsuza kadar mutluluk rüya sadece. bana olacak olanlar şunlar: her ne kadar bitti desem de, gizli gizli bir süre daha sevmeye devam ederim seni. sonra seni daha az gördüğüm için, daha az düşünmeye başlarım. unuttum sanırım, sonra birden çıkarsın karşıma. artık seni gördüğümde hiçbir şey uyanmıyorsa içimde orada bir dur. demek ki işlem tamamlanmış, posam kalmış sadece. bir kaç ay sonra birisi için yine derim: 'seviyorum lan galiba.' sonra yine aynı şeyler. belki onun için de yazarım bir şeyler, buradan okur gülümsersin. 'vay be', 'annemden sonra beni en çok seven kadını kaybettim galiba.'
bitti canım. bitti artık. benim gibi birine değer verme sadece, yeter.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder