''Fakat herhalde ikinci bir aşka atlamak, senin için o kadar güç
olmamıştır. İnsan evvela kendi kendisinden utanır gibi olur ama, bilir
misin, bizim en büyük maharetimiz nefsimizden beraat kararı almaktır.
Vicdan azabı dedikleri şey, ancak bir hafta sürer. Ondan sonra en
aşağılık katil bile yaptığı iş için kâfi mazeretler tedarik etmiştir.'' Sabahattin Ali
en aşağılık bir katil kadar bile olamıyorum ben. onu artık sevmememin mazereti olarak neyi gösterebilirim? sadece başka birinin bana ilgi duymaya başlaması mı? yoksa sadece artık acı çekmekten sıkılmak mı? bilmiyorum. biri var. ellerimi uzattığında onlara sanki serçelermiş gibi davranan. ürkütmeden, korkutmadan sadece sevmek isteyen... bi yandan hala o var. onca şeye rağmen hala hesaplaşmamız bitmemiş gibi hissediyorum. sanki aramızda bi mevzuu varmış da, çözmeyi unutmuşuz gibi.
hayır, öyle değil. biliyorum ki, o kafasında uzun uzadıya düşündü, tarttı. beni istemediğine, şu andaki sevgilisini daha çok istediğine karar verdi ve şu anda bu kararın gereğine göre yaşıyor.
peki ben ne yapıyorum? hiç açmamış bi çiçeğin yasını tutmak, aman açsaydı şunlar olurdu, böyle güzel kokardı, şöyle güzel görünürdü demek kime, ne katar? açmamış işte. ömrü günü yetmemiş belki, havayı beğenmemiş, sudan etkilenmiş, o olmuş bu olmuş... geç bunları. elinde tek bir gerçek var, o güzel kokacağını umduğun yasemin açmayacak. çürümüş çünkü. ölüymüş.
bir de böylesini deneyelim bakalım. açmasını beklediğim yaseminler olmadan yaşayayım, biri bana ilgi mi gösteriyor, hoşuma giderse ben de karşılık vereyim... en azından sinir stres olmadan, kendimi yemeden bir kaç ay geçireyim. sonra?
sonrasını sonra düşünürüz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder