başarabileceğime inanmayı bıraktım. yazmanın hatırlatıcı bir etkisi var, bu yüzden bıraktım. iyi tasvir yapamıyordum, bu yüzden de bıraktım. bilinç veriyordu, kendimle yarışmamı sağlıyordu, başkalarını çılgınca kıskanmamı sağlıyordu. kendimi büyük görmeme neden oluyordu. daha huzurlu bir hayat istediğim için bıraktım. kendimi yemek istemediğim için. kendimi yiyordum çünkü.
kendimi sürekli küçük görmek istemediğim için bıraktım. başarabileceğime inanmayı bırak, başarabileceğimi umut etmeyi bile istemediğim için bunu seçtim. ya da buna seçim değil de zorunluluk desek daha iyi olurdu. kendimi korumak zorundaydım. insanlar kendilerini korumak zorundadır. hayvanlarda kendilerini korumak zorundalardır. o zaman insan hayvandır.
mantık basit değil mi? hayır değildi. buna ulaşana kadar çok acı duymuştum. kendime kızıp, bana başkalarının küfretmelerini beklemiştim. ettiler. emin değilim, bilmiyorum. belki olmadı. en son yazdığımdan beri buraya, geçen süre bir rüyanın görülmesi kadar uzun ve kısaydı. ve bir rüya kadar puslu.
asıl söylemem gerekenin etrafında dönüp duruyorum, hadi bakalım.
yıllar sonrasını düşünüyordum; ah, sizi böyle keşfettiler demek. (flaş patlaması) hiç, bilmiyorduk bunu sayın seyirciler, yazarımızın evindeki bu sohbet ufkumuzu çok açtı. (flaş tekrardan.)
ben ünlü, başarılı ve dünyayı değiştirebilecek biri olabileceğime inanmıyorum artık. o yıldız kumaşından biçilmediğini biliyorum kader elbisemin.
sıradanlığımı daha fazla hazmedemeyeceğimi biliyordum. sıradan olduğumu bana hatırlatan şey, beceriksizliğimdi. bunu bilmemek için, bıraktım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder